İslam’a karıştırılmış bir çok hurafe ve inanış olduğunu bilmeyen yoktur. Geçen bölümlerde bu meyanda ortaya koyduğumuz düşüncelerin Kur’an ve sahih hadis eksenli olduğunu bilmem ifade etmeye lüzum var mıdır? Elbette yoktur.
KABİRLERLE İLGİLİ
YANLIŞ İNANIŞLAR
Ölmüş insanlarla ilgili inanışlar hemen her dinde vardır. İslam’a da dahil edilen bir çok yanlış,saçma inanışlar mevcuttur.
Fakat, tam da burada önemli bir noktaya dikkat çekmek isteriz. Şöyle ki:
İlahiyatçılara büyük görev düşüyor. Sık sık uyarılar yapmalı İlahiyatçılar. Kimileri bu uyarıları dikkate alarak batıl inanışlardan vaz geçmektedir. Bu hususta çok tecrübem var.
Bu gibi uyarılardan biri şöyledir:
ÖLÜDEN DİLEK
DİLENİR Mİ?
Bırakılsın ölüden, diriden bile beşerin gücünün yetmediği dilekler istenemez. Bu, başlı başına büyük bir ŞİRK, yani Allah’a ortak koşmaktır. Allah’a ortak koşan ise İslam’dan çıkmış olur. Hem kelime-i Tevhid’e inanacaksın, hem de kul’un yapamayacağını kuldan isteyeceksin. Büyük bir çelişkidir bu.
Kaldı ki,ölmüş insan asla işitemez. Kur’an’da şöyle buyurulur: Ve ma ente bi-müsmuin me fil kubur.”Siz hiçbir şekilde ölülere işittirmezsiniz..”
Prof.Dr. Mehmet Okuyan Hoca’nın,KABİR HAYATI adlı eseri epey aydınlatıcı bir eserdir;tavsiye ederiz.
Bununla birlikte ara ara mezarlıkları ziyaret etmenin bir sakıncası yoktur. El verir ki,şirke düşürecek hallerden kaçınılmış olsun.
CİNLERLE İLGİLİ HURAFELER, BATIL İNANIŞLAR
Cin, köken olarak Arapça asılı olup görünmeyen şey demektir. Cennet kelimesi de buradan gelir. Cinnet,cenin,can,mecnun vb de böyledir.
Bu sebeple,bazıları cin’den korkarlar. Halbuki bu manasız bir korkudur. Nihayetinde cinler de yaratılmıştır.
Nitekim bu meyanda Prof. Dr. Hayrettin Karaman Hoca şöyle bir açıklamada bulunur:
“Cinlerin varlığı Kur’an’da bildirilmiştir.Dört tür varlıktan,dört şuurlu yaratıktan söz ediliyor. Bunlar, insan,melek,şeytan ve cindir. Şeytanların da aslında cinlerden oldukları, daha sonra onlardan fonksiyonları itibarı ile ayrıldıkları belirtiliyor. Cinler, ateşten, insanlar topraktan yaratılmıştır. Cin suresinde, cinlerin Peygamberimiz’den Kur’an dinledikleri belirtiliyor. Cinlerin peygamberimizi gördükleri vakidir. İşitme yolu ile Peygamberimizle ilişkileri olmuştur. Cinlerin inananı, inanmayanı vardır.
Kur’an’dan anlaşıldığına göre cinler, Allah’a iman ve tevekkül eden kullarına zarar veremezler.”(Yeni Şafak gaz. 08.06.2001)
Bütün bu gerçeklere rağmen,cinlerle ilişki kurup istediklerini yaptırdıklarını söyleyenlerin olduğunu hemen herkes bilmektedir.
Uzun etmeden söyleyelim ki,bu mümkün bir şey değildir. İmanı zayıf olanları istismar edenler,bu manasız ve saçma inanışları sürekli kullanırlar. Oysa, hakiki mümin bu gibi saçmalıklara pirim vermez.
Cincilik yaparak kimileri aldatanlar aynı zamanda büyük bir suç işlerler. Hem dinen, hem ahlaken çirkin şeylerdir bunlar.
Ruhen gelişmemiş insanları etkilerler.
Kayıp eşyalarını bulamayanlar, cinciler baş vururlar. Oysa, buna hiç de gerek yoktur. İstismarcıların tuzağına düşmemek gerekir.
MEVLİD OKUMANIN HÜKMÜ
Peygamberimizin doğum gecesinde tören yapma adeti H.4.Yüzyıl’da Mısır’da hükümran olan Fatımiler (Hz. Peygamber’in kızı Hz. Fatıma annemizin ismini alan Şia devleti) döneminde başlamıştır. Fatımiler, ayrıca Hz. Fatıma,Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için de mevlid merasimleri yapmışlardır.
Daha sonraları bu merasimler değişik İslam ülkelerinde de sürüp gitmiştir.
Osmanlılar’da ise II.Murad döneminde başlamıştır.
Süleyman Çelebi’nin (1409) yazdığı Vesiletün’n-Necat isimli kasidesi çok ünlüdür. Günümüzde bile okunmaktadır.
Mevlid merasimlerinin en olumsuz yanı şudur: Yılda bir kere mevlid okutan biri,geçmişlerinin tüm günahlarının bağışlandığına inanmasıdır. Bu, gerçekten büyük bir aldanıştır.
(Devamı var)