Yerlerin, göklerin, yerle gök kubbe arsındaki tüm mahlukatın yaratıcısı Yüce Allah,bize o kadar çok nimet vermiş ki, bu nimetleri saymamız neredeyse imkansız. Allah bunca nimetin karşılığında bizlerden çok küçük bir şey istemiş. Bunlar; Kur'an'ı Kerim’i okumayı öğrenmek, Kur’an’ın emirlerine uymak ve ibadet etmak. Yani inanıp iman ettiğimiz ama yapamadığımız ve ötelediğimiz şeyler.
Rabbim biz kullarına namaz kılın, oruç tutun, zekat verin gibi küçük görevler vermiş. Küçük diyorum çünkü, hayattaki zaman dilimine göre kıyaslama yaptığımızda zamanımızın onda biri bile değil. Namaz kılmak günde 5 kez 10’ar dakikadan 50 dakika bu kadar, belki 1 saat, 2 saat olsun, gün 24 saat, geri kalıyor hergün 22 saat.
Oruç tutmak 12 ayda 1 ay, bir başka ifadeyle 365 günde 30 gün. Zekat vermek, yani ihtiyaç harici mal ve naktin kırkta biri kadar o da varsa. Eğer yoksa o da şart olmuyor.Hacc ibadeti yine varlık ve sıhhatle ilgili.Geriye ne kaldı, kelime’i şahadet. O da dil ile yapılan ibadet. Yani yolda, izde, yürürken, otururken ve çalışırken söylenebilecek iki cümle. Başka örneğe gerek yok sanırım.
Allah bizlere bu dünya aleminde o kadar çok nimet vermiş, peki yetinmiş mi? Elbette hayır yetinmemiş. Ahiret hayatında da bir çok nimet vereceğinden bahsetmiş. Neyin karşılığında bu nimetler? Neyin biliyor musunuz? Aslında bize zor gibi görünen ama, mantıklı ve aklı selim bir şekilde düşündüğümüzde çok şeylerde istemediği apaçık ortada bu ibadetler karşılığında.
Yazımın başlığında kredi borcu dedim ama, bunu örnek vermek amacı ile kullandım. Peki neden kullandım. Mesela bir ev veya arsa aldık. Aldığımız bu mal karşılığında bankaya yada devlete borçlandık. Bu borcu ben ödeyemem diyebilir miyiz? Bir yere kadar diyebiliriz, ama bu sadece sözde kalır, fiiliyatta öyle bir şansımız malesef yok.
Bu sebeple borcumuzu ödemek için çalışıp çabalamak durumundayız. Bu borcu ödememe gibi bir lüksümüzün omadığını biliriz. Çoğumuz sabahtan akşama kadar çalışıyoruz evimiz, arabamız ve daha çok şeylerimiz olsun diye. Yani hayatttaki mücadelemiz bir şeyler hak etme mücadelesi değil mi?
Mevcut hali ahvalimizi, şimdi ki vereceğim örnekle kıyaslamaya çalışalım. Somut olan, yani elle tutulup gözle görünen şeyler için evet çalışıyoruz ve karşılığını da alıyoruz. Ama ortada olmayan lakin var olduğu kesni olan soyut şeyler içinde bu türden bir çalışma yapmamız gerekmez mi?
Kredi olayını şöyle de düşünebiliriz! Diyelim ki Cennet’te bir köşkümüz var ve biz onun borcunu bu dünyada iken ibadet yapara k ödüyoruz. Ya da Cennet’te köşk satın almak için para biriktiriyoruz gibi düşünün.Bu da; ne kadar çok ibadet, o kadar çok kazanç demektir Ahiret için.
Sonuç olarak verdiğimiz örnekler konuyu sadece daha iyi kavramamız içindir. Adı üstünde örnek. Bu örneklerden farklı anlamlar çıkarmak suretiyle lütfen kendimize meşgale aramayalım.