Ordu Merkez Yalı Camii Emektar Baş imam Hatibi Hafız Nihat Demir’in Ağabeyisi Ordu İl Müftülüğü Vaiz Raşit Demirin Babası Şeref Demir’in Ahirete irtihali vesilesiyle;
Üstadı Necip Fazılın deyimiyle;
Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti,
“İyi insanlar iyi atlara binip gitti.”
Ecelleri kadar değil Eserleri kadar yaşayanlardan olan Bir güzel insan geldi geçti dünyadan, naif adımlarını bırakarak ardında... Şeref Demir büyüğümüze rahmetle...”
Bir çınar devrildi.
dünyâ sürgünü bitti.
Kabri pür-nûr olsun…
Geçtiğimiz perşembe günü Mübarek Mahallesi ağca mevkinde adeta mahşeri kalabalığı andıran bir cemaatin katıldığı Başta Sayın İl Müftümüz olmak üzere din gönüllülerinin icabet ettiği Cenaze merasiminde hakka yürüdü..
Baki kalan bu kubbede hoş bir sada bırakmak.
Kimbilir, bizim içinde muhakkak olan tecelli ne vakittir.Bilinmez.Bilinen tek hakikat Baki olan Yalnız ve yalnız Allah'tır.(c.c)O'ndan gayrı yâr yoktur.Rabbımız Tüm ölenlerimize rahmet eylesin.
Rahmeti rahmana kavuşan Merhum başta olmak üzere berzah aleminin sakinlerine selam olsun.
Efendimiz S.A.V duasında olduğu gibi" Yakında biz de size kavuşacağız"İman ve İslamın Selametiyle İnşallah....
Mübarek mahallemizin arıcılık mesleğinde duayen öncü olan rahmetli başarılı işini güzel yapardı.
Ballarındaki lezzet herkes tarafından takdir edilirdi.
Yunus Emre, şöyle der ;
Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağılı aşı,
Yağ ile bal eder bir söz.
Rahmetli , kimseyi incitmez hoş sohbet eder, paylaşımcılık, cömertlik şiarıydı.
Arıcılık yapan dost ve komşuları hayırla yad edip O cömertti. insancıldı. Mütebessim çehreliydi.
Arkasından nice hasletler bırakarak ebedi hayata yolculuk yaptı.
Biz kendisinden razıyız Allahta razı olsun İnşaAllah diyerek şahitliklerini. dile getirdiler..
Velhasıl kelam Bir insan için ne güzel bahtiyarlık değil mi?..
ÖLÜM VAR!
“Ya Muhammed!
Sen de öleceksin,
Onlar da ölecekler.” (39-30)
Herkes ölecek,
Ölüm meleği Azrail de!
Düşünsene ey ölüm!
Sen ölmüşsün,
Sen ölünce insan,
Ölümsüzleşmiş olur.
O zaman ne olurdu,
Şu yalan dünyanın hali?
Kim tutardı insanoğlunu,
Azgınları zalimleri?
Nemrutlar, Firavunlar,
Eşkıya dünyaya
Hükümdar olduğunda,
Ölüm var!
Deyip teselli oluyoruz!
Ey Ölüm!
Ya sen de olmasan;
Bizi ne teselli ederdi?
Asıl bizi teselli eden,
“Hesap Günüdür”
“İlahi adalete” güvenip
Teselli oluyoruz.
Ey ölüm!
Ölen birine;
“Rahat uyu”
“Ebedi istirahatgâh”
“Rahmetlik oldu” derler!
Dünyadaki saltanatı
Ahirette de yürüteceklerini
Sanıyorlar galiba!
Ey ölüm sen konuşunca;
Herkes susuyor.
Senin varlığın
Bizi teselli ediyor!
“Ölüm güzel şey,
Budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı
Ölür müydü peygamber?” NFK.
Cenaze merasiminden aldığım notlar;
Rahmetli;
Bir baba ;
Bir limandır aslında,
Bir gölge,
Bir sığınak,
Bir omuz,
Bir arkadaş,
Bir sırdaş
Evlatları için elbette bir gölge benim içinde daralıp sıkıldığımda gölgesine sığındığımız gölgeyi kaybettik.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) :
“Ölüp de pişmanlık duymayacak hiç kimse yoktur.” buyurmuştur.
“O pişmanlık nedir yâ Rasûlallâh?” diye sorulduğunda:
“(Ölen), muhsin (ihsan sahibi, iyi) bir kişi ise, bu hâlini daha fazla artıramamış olduğuna; şâyet kötü bir kişi ise, kötülükten vazgeçerek hâlini ıslah etmediğine pişman olacaktır.” cevâbını verdiler. (Tirmizî, Zühd, 59/2403)
Yani sâlih kimseler bile, dünyada sahip oldukları nîmetleri, Allah yolunda niçin daha fazla sarf etmedik diye pişmanlık duyacaklardır.
Behlül Dânâ Hazretleri, bir gün Hârun Reşid’e sorar:
“–Ey halîfe, sana üç suâlim var:
1. Yer üstünde en fazla olan,
2. Yeraltında en fazla olan,
3. Gökyüzünde en fazla olan nedir?”
Hârun Reşid, bu suâli gayet basit bularak şu cevabı verir:
“–Yeryüzünde en çok olan canlılardır. Yeraltında en çok olan mevtâlardır. Gökyüzünde en çok olan da kanatlılardır; kelebekler, kuşlar, vesâiredir.”
Behlül Dânâ ise Hârun Reşid’e mânidar bir şekilde bakarak şu mukâbelede bulunur:
“–Hayır ey halîfe, sen işin zâhirî tarafını söyledin. Hakîkatini söylemedin. Gerçek şu ki:
Yeryüzünde en çok mevcut olan şey; tamahlardır, hırslardır, kıskançlıklardır, bitmek-tükenmek bilmeyen nefsânî arzulardır.
Yeraltında en çok mevcut olan şey de; «eyvah, vah vah» ile «keşke»lerdir.
Gökyüzünde en çok mevcut olan ise Arş-ı Âlâ’ya yükselen sâlih amellerdir.”
Pek çok âyetlerde keşke” ifadeleri vardır. Cenâb-ı Hak bu ifadelerle, insanın âhiretteki pişmanlıklarını haber vererek, bizleri şimdiden îkaz buyurmaktadır.
Dolayısıyla, emr-i Hak vâkî olup ecel senedinin vâdesi dolduğunda; “ah, vah, keşke” demenin bir faydası olmayacağı için, bugünleri Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını tahsil yolunda değerlendirmek ve kabirde pişmanlık sebebi olacak hususlardan titizlikle sakınmak elzemdir.
Makamı âli, menzili mübarek olsun.
(Ulubey İlçe Müftüsü Haki Özgül)
ESKİ TARİHLİ BİR KİTABEDE YER ALAN İBRETLİ BİR NASİHAT:
Ey cahil!
Aldanma endamına fâni cihandır bu...
Kendi aşikar, ateşi gizli külhandır bu...
İnsafı terk eyleme, makamı imtihandır bu...
Gelen gideni görmez, iki kapılı bir handır bu...
Hayyum ve Kayyum olan Allah Zülcelal Hazretleri ölümlerden ibret alanlardan eyleye..
Hz. Ali efendimizin buyurduğu gibi;
Ömür sermayesi tükenmeden Kabir kapısı açılmadan Ölüm bizi uyandırmadan evvel sen bizi uyandır Yarabbi..