Hüsnü YÜCEL

Tarih: 01.12.2025 10:26

TOLSTOY’UN BİSİKLETİ

Facebook Twitter Linked-in

 

 20 Kasım 1910 Lev N. Tolstoy’un ölüm yıl dönümü.
Dünya edebiyatının dev ismi, insan ruhunu en derin haliyle anlatan yazar, bugün anılıyor. Tolstoy, 67 yaşında bisiklet sürmeyi öğrenmeye karar verdi.
Çevresindekiler şaşırdı, hatta gülenler bile oldu.
Ama o aldırmadı.
Çünkü hayatı boyunca bir gerçeği savundu:
“İnsanın gelişimi hiçbir yaşta durmaz.”
O yıllarda Avrupa’da bisiklet yeni yaygınlaşıyordu.
Tolstoy ise sadece ulaşım aracı olarak değil,
irade, denge ve özgürlük simgesi olarak görüyordu onu.
Yere düşmeyi de göze aldı, çünkü yeniyi öğrenmekten utanmadı.
İlk başta zorlandı.
Ama inadına denedi.
Düşe kalka…
Sonunda başardı.
Çünkü asıl mesele pedal çevirmek değil,
hayat karşısında yeniden denemeye cesaret etmekti.
Etrafında “Artık çok geç” diyenler olabilir.
Ama unutma:
Tolstoy bile 67’sinde yeniden öğrenebildiyse,
Senin için de hâlâ bir yol var.
Yaş değil, cesaret belirler rotayı.

Kırk iki odalı görkemli bir konakta dünyaya gelen Lev N. Tolstoy, gençlik yıllarında şatafata öylesine düşkündü ki, Moskova’daki terzilere akıl almaz paralar harcar, tam anlamıyla bir gösteriş meraklısı gibi davranırdı. İçkiye eğilimliydi; düellolara karışır, hatta bir cinayete bulaştığı söylentileri dolaşırdı. Âşık olduğu kadınla evlense de zamanla ona karşı duyduğu sevgi yerini derin bir öfkeye bıraktı; öyle ki öldüğünde eşinin kendisine yaklaşmamasını vasiyet etti.

Eğitim hayatı da parlak sayılmazdı: Öğretmenleri, ne kadar uğraşsalar da ona bir şey öğretememekten şikâyet ederlerdi. Oysa ilerleyen yıllarda Savaş ve Barış ile Anna Karenina gibi dev eserleri yazarak bütün dünyanın saygısını kazanacaktı.

Yaşı ilerleyip yaşamı sorgulamaya başladığında tüm ihtişamdan uzaklaştı; artık köylülerin giydiği gibi kaba kumaştan giysiler tercih ediyor, ayakkabılarını kendi dikiyor, yatağını kendi topluyor, sade bir ahşap masada yine ahşap tabak ve kaşıkla yemek yiyordu. Fakat karısı hâlâ gösterişten hoşlanıyordu.

Zamanla barışı ve sevgiyi yücelten, yoksulluğun ortadan kalkması için çözümler arayan bir bilgeye dönüştü. Ölümünden kısa süre önce yakın dostları evinde toplanmış, söylediği her sözü kayda geçiriyor, Sahip olduğu toprakları köylülere bağışlamış, değerli eşyalarını elden çıkarmıştı. Son nefesini bir tren istasyonunda, köylülerin arasında verirken cebinde tek kuruşu yoktu; ama yanında yüzü aşkın kitap taşıyordu.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —