Mehmet Ali AYDIN

Tarih: 03.11.2025 10:58

YAŞLI EŞEKTEN HAYAT TECRÜBESİ

Facebook Twitter Linked-in

 

Bir çiftçinin eşeği hendeğe düşmüştü. Çiftçi onu oradan kurtarabilmek için ne yapması gerektiğini kara kara düşündü. Hendek, başka birinin aşağıya inip hayvanı kurtarabileceği kadar geniş değildi. Yukarıdan ip sarkıtarak kurtarmak da mümkün değildi eşeği. Üstelik hayvancağız acıyla sürekli inliyordu. Anlaşılan, bir yeri yaralanmıştı ve ölmesi yakındı.

Sonunda çiftçi kararını vermişti. Eşeğin ölmesine yardım edecekti. “Bu eşek zaten çok çekiyor ve çok da yaşlı” diye düşündü. “Onu kurtarmak için saatlerce ter dökmeye değmez. Nasıl olsa ölecek. Üstüne kürekle toprak atarsam, hem eşeği gömmüş olurum, hem de tehlike oluşturan hendeği kapatmış olurum.”

Sonra komşularını yardıma çağırdı. Böylece, o ve mahalleliler çukurun dibinde can çekişmekte olduğunu düşündükleri eşeğin üzerine kürekle toprak atmaya başladılar. Üzerine sürekli toprak yağan eşek, önce yürek parçalayan bir sesle anırmaya başladı, fakat bir süre sonra sesi duyulmaz oldu.

Çiftçi, eşeğin öldüğünü ve üzerinin toprakla kapanmış olduğunu sanarak hendeğe baktı. Gördükleri karşısında donup kaldı. Eşek, her kürek topraktan sonra silkiniyor, sırtındaki toprağı aşağı fırlatıyor, sonra da hırsla yerdeki toprağı ayaklarıyla eziyordu. Bu şekilde insanların attığı her kürek toprakla, eşeğin ayaklarının altındaki toprağın seviyesi biraz daha yükseliyordu. Hendek dolarken eşeğin yukarıya doğru çıkmakta olduğunu gören mahalleliler de önce şaşırdılar, sonra utandılar. Çünkü üzerine toprak atarak öldürmeye çalıştıkları zavallı hayvan, onların isteklerinin tam tersine, atılan topraklar sayesinde neredeyse çukurdan kurtulmak üzere idi. Bundan sonraki topraklar, eşeği gömmek değil kurtarmak için atılacaktı.

Nihayet, eşek tüm gücünü toplayıp yukarıya doğru son bir sıçrayışla hendekten çıkmayı başardı. Sonra sesli sesli anırıp oradan uzaklaştı. Ve daha uzun seneler yaşadı.

Mahalle eşeğin başına gelenlerle çok meşhur oldu ve herkes bu olayı bir birine anlattı. Elbette, herkes ondan kendine göre bir “hisse” çıkardı. Ama hemen herkesin üzerinde ittifak ettiği ders şu oldu:

“Karşılaştığımız her sorun, aslında biraz daha yükselmemiz için ümitsizliğe düşmemekti. İnsan en derin sorunun hendeğinden bile çıkabilirdi. Bizim için çare gibi görülen ölüm, bir başkası için kurtuluş nedeni olabilir. Yeter ki, biz en kötü çukur olan ümitsizlik çukuruna düşmeyelim. Hayata olan inancımızı kaybetmeyelim. Bizi yaratan Allah, her şeye de bir kolaylık ve sebep yaratır. İnancımızı yitirirsek her şeyimizi yitiririz. Unutmayalım ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.”

Ne yazık ki! İçimizde öyle eşekler vardır ki, hayatta karşılaştığı olaylardan hiç bir ders çıkarmamakta ve eşeklikte ısrar etmektedir. Her gün gözümüzün önünde insan aklı ile alay edercesine olaylar yaşanmakta. Adeta bizimle alay edercesine dalga geçercesine bizim sırtımıza binenlere karşı hala onların yanında yer alıp onları savunmak eşeklikte inat etmekten ne farkı var.

İnandığımız bütün değerlerle alay eden onları inkâr eden sadece bizim iyi niyet ve samimiyetimizi kullanarak suiistimal ederek siyasette memuriyette iş hayatında sırtımıza basarak yükselenlere hala destek olmanın ve onların peşinde sürünmenin eşeklikte inat etmekten başka izahı var mı?

Siyaseten milletin iradesi ve verdiği oylarla seçilip yönetim ergini elde eden ve sonra da kazandığı beldenin kaynaklarını kendisi yakınları, çevresi, partilileri ve parti teşkilatları için kullananların hala peşinden gitmek ve yaptıklarını görmezden gelerek onları savunabilecek kadar rezil olmak eşeklikte inat edip ayak diremek acaba hangi ezikliğin ya da beyin sulanmasının sonucudur?

Gözümüzün önünde demokrasi adı altında her türlü ahlaksızlığın, edepsizliğin, dinsizliğin yaşanmasına seyirci kalmak, dizi adı altında milletin değerleriyle alay eden oyuncu kılıklı soytarıları hala baş tacı edip onların hayranı olmak eşeklikte inat edip ayak diremek değil de nedir? 

Aslında daha çok şeyler söylenebilir de siz ne söylerseniz söyleyin muhatabınızın anlayacağı kadar söylemiş oluyorsunuz. Çoğu zaman da boşuna kendi kendinizi yoruyorsunuz. Günümüzün iki ayaklı eşeklerine ne anlatırsan anlat, beynini belli bir siyasi fikre, hizbe, ideolojiye partiye ne sayarsanız sayın; şayet kiraya vermişse onun için hakikatin bir önemi kalmıyor.

Yine de biz söyleyelim ki eşeklikten kurtulmanın yollarından bir de kıssadan hisse alabilmektir. Fakat ne yazık ki bazı iki ayaklı eşeklerin hisse almaktan da nasibi yoktur. 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —